İsrail'de yapılan bir anket, kamuoyunun Filistinlilere yönelik tutumunu gözler önüne serdi. Anket sonuçlarına göre, seküler ve laik İsraillilerin büyük bir çoğunluğu Gazzelilerin kitlesel olarak sürgün edilmesini destekliyor. Bu durum, bölgedeki gerginliğin ve kutuplaşmanın ne denli derinleştiğini açıkça gösteriyor.

Anket Sonuçları Şoke Etti

Anket sonuçlarına göre, seküler ve laik İsraillilerin %69'u Gazzelilerin kitlesel şekilde sürgününü destekliyor. Daha da şaşırtıcı olan ise, bu kişilerin %31'inin bu sürgünü soykırım olarak nitelendirilse dahi haklı bulması. Bu oranlar, İsrail toplumunda Filistinlilere karşı yaygın bir hoşnutsuzluk ve düşmanlık olduğunu gösteriyor.

Anketin sonuçları, İsrail'deki siyasi ve sosyal atmosferi anlamak açısından büyük önem taşıyor. Uzmanlar, bu türden kamuoyu yoklamalarının bölgedeki gerginliği daha da artırabileceği ve barış sürecini olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor.

Sürgün İhtimali ve Uluslararası Tepkiler

Gazzelilerin kitlesel olarak sürgün edilmesi fikri, uluslararası kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanıyor. Birleşmiş Milletler ve birçok ülke, bu türden bir eylemin uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve insan hakları ihlali anlamına geleceğini vurguluyor.

Sürgün ihtimali, bölgedeki insani krizi daha da derinleştirebilir ve yeni çatışmalara yol açabilir. Uluslararası toplumun, bu türden bir felaketin önlenmesi için daha aktif rol oynaması gerekiyor.

Peki, bu anket sonuçları ışığında neler yapılmalı? İşte bazı olası adımlar:

• Taraflar arasında diyalog ve müzakerelerin yeniden başlatılması.
• Uluslararası toplumun daha aktif arabuluculuk rolü üstlenmesi.
• Bölgedeki insani krizin çözümü için acil yardım sağlanması.
• İsrail hükümetinin, Filistinlilere yönelik ayrımcı politikalarına son vermesi.

Sonuç olarak, İsrail'de yapılan bu anket, bölgedeki gerginliğin ve kutuplaşmanın ne denli derinleştiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Gazzelilerin sürgün edilmesi fikrinin İsrail kamuoyunda bu kadar yaygın destek bulması, barış umutlarını zedeliyor ve yeni çatışma riskini artırıyor. Uluslararası toplumun, bu tehlikeli gidişatı durdurmak için daha kararlı adımlar atması gerekiyor. Aksi takdirde, bölgedeki insani kriz daha da derinleşebilir ve kalıcı bir çözüme ulaşmak imkansız hale gelebilir.