Abdülhamid'in Mirası: 71 Mirasçı! Gözler O Tarihi Mekanlarda!
Gündem

Abdülhamid'in Mirası: 71 Mirasçı! Gözler O Tarihi Mekanlarda!


02 May 20255 dk okuma24 görüntülenmeSon güncelleme: 16 September 2025

2. Abdülhamid'in soyundan geldiğini iddia eden 71 kişinin yıllar önce açtığı miras davası nihayet sonuçlandı. İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesi, yaklaşık 15 yıl süren hukuki sürecin ardından, davada adı geçen kişilerin Osmanlı padişahının yasal mirasçıları olduğuna karar verdi. Ancak bu karar, sadece veraset ilamını onaylıyor ve mülkiyet devri konusunda herhangi bir yetki içermiyor. Peki, şimdi ne olacak? Mirasçılar hangi taşınmazlar üzerinde hak iddia edebilecek ve bu süreç nasıl işleyecek? İşte merak edilen tüm detaylar...

Miras Kapsamındaki Taşınmazlar: Neler Talep Ediliyor?

Mirasçı olarak tescillenen kişiler, devlete ait olduğu bilinen bazı değerli taşınmazlar üzerinde hak talep ediyor. Bu taşınmazlar arasında şunlar bulunuyor:

  • Galatasaray Adası
  • Kabataş Meydanı
  • Dolmabahçe'de bulunan 30 dönümlük bostan arazisi
  • Galata'daki eski değirmen arsası
  • Veliefendi Çayırı
  • Kağıthane, Beykoz, Kartal, Bakırköy ve Nişantaşı gibi İstanbul'un değerli semtlerindeki araziler ve konaklar
  • Aydın, Antakya ve Kilis gibi şehirlerde bulunan çiftlikler ve geniş araziler

Görüldüğü üzere miras oldukça geniş bir alanı kapsıyor. Ancak bu taşınmazların mirasçılara devredilmesi, 1924'te çıkarılan Hilafetin Kaldırılması ve Osmanlı Hanedanı'nın yurt dışına çıkarılmasına dair kanun nedeniyle oldukça karmaşık bir sürece dayanıyor.

Hukuki Süreç Nasıl İşleyecek? Mülkiyet Devri Mümkün mü?

Avukatlar, mülkiyet devri için farklı hukuki yolların denenebileceğini belirtiyorlar. Ancak bu sürecin oldukça uzun ve karmaşık olacağı aşikar. 1924 Kanunu, Osmanlı Hanedanı'nın mülkiyet haklarını kısıtladığı için, mirasçıların bu taşınmazları alabilmesi için öncelikle bu kanunun aşılması veya istisnalar yaratılması gerekiyor. Bu durum, miras davasını daha da karmaşık hale getiriyor ve hukuki mücadeleyi uzatıyor.

Mirasçıların önünde iki temel yol bulunuyor:

  • Kanunun Değiştirilmesi: Bu, oldukça zorlu ve uzun bir süreç. Siyasi iradenin değişmesi ve kanunun yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
  • İstisnai Durumlar Yaratılması: Mirasçıların, her bir taşınmaz için ayrı ayrı dava açarak, taşınmazın özel durumunu ve kendi miras haklarını kanıtlamaları gerekiyor. Bu da oldukça maliyetli ve zaman alıcı bir süreç.

Her iki durumda da mirasçıların uzun ve zorlu bir hukuki mücadeleye hazır olmaları gerekiyor.

Sonuç olarak, 2. Abdülhamid'in miras davası, sadece mirasçıları değil, tüm Türkiye'yi yakından ilgilendiren bir konu haline geldi. Özellikle Galatasaray Adası ve Kabataş Meydanı gibi sembolik öneme sahip taşınmazların geleceği, merakla bekleniyor. Bu davanın sonucu, Türkiye'nin tarihi mirasına bakış açısını ve hukuki süreçlerini de etkileyebilir. Mirasçıların bu taşınmazları alıp alamayacağı, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.