
Elektrik Hattı Krizi! Rumlar Avrupa'da Neden Mahkemelik Oldu?
Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail arasında hayata geçirilmesi planlanan "Büyük Deniz Bağlantısı" (GSI) projesi, beklenmedik bir şekilde Atina ve Rumlar arasındaki ilişkileri derinden sarsan bir krize dönüştü. Projenin geleceği belirsizliğini korurken, Avrupa Başsavcılığı'nın devreye girmesiyle olaylar daha da karmaşık bir hal aldı.
Projede Neler Oluyor?
Güney Kıbrıs lideri Nikos Hristodulidis'in yaptığı açıklama, projenin Avrupa Başsavcılığı tarafından cezai soruşturmaya tabi tutulduğunu ortaya koydu. Bu durum, Güney Kıbrıs ve Yunanistan başkentleri arasında karşılıklı suçlamaların havada uçuşmasına neden oldu. Rum basınına sızan bilgilere göre, Avrupa Başsavcılığı'nın soruşturması, projeyle ilgili "olası suiistimaller hakkında" yoğunlaşıyor. Soruşturmanın temelinde ise, iki ülke arasındaki mali anlaşmazlıkların yattığı belirtiliyor.
Güney Kıbrıs Maliye Bakanı Makis Keravnos'un Atina'ya 2025 yılı için planlanan 25 milyon euroluk ödemeyi onaylamayacağının sinyalini vermesi, krizi daha da derinleştirdi. Keravnos, bu kararını, projenin mevcut koşullar altında uygulanabilir olmadığı sonucuna varan iki bağımsız çalışmaya dayandırıyor. Yunanistan'ın ise, Güney Kıbrıs'ı projeye ilişkin tutumunu netleştirmeye çağırdığı bildiriliyor. Bu durum, projenin geleceği hakkında ciddi soru işaretleri yaratıyor.
Türkiye'nin Pozisyonu Ne?
Türkiye, Akdeniz'deki Münhasır Ekonomik Bölgesi'nden (MEB) geçmesi planlanan bu hattı yakından takip ediyor. Projenin güzergahı ve olası etkileri, Ankara tarafından titizlikle değerlendiriliyor. Türkiye'nin bölgedeki enerji politikaları ve çıkarları doğrultusunda, bu projenin geleceğiyle ilgili nasıl bir tutum sergileyeceği merakla bekleniyor.
Elektrik enerjisi, günümüzde stratejik bir öneme sahip. Ülkeler arasındaki enerji projeleri, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi ve jeopolitik dengeleri de etkileyebiliyor. Bu bağlamda, "Büyük Deniz Bağlantısı" projesi de, bölgedeki güç dengeleri açısından önemli bir gösterge olarak kabul ediliyor.
Projenin iptal edilmesi durumunda, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin başlayabileceği öngörülüyor. Bu durum, bölgedeki enerji haritasının yeniden çizilmesine ve yeni işbirliklerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.