Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamalarla gündeme bomba gibi düştü. Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşının çözümü için hem Vladimir Putin'i hem de Volodimir Zelenski'yi İstanbul'a davet ettiğini belirtti. Hatta Erdoğan, sürpriz bir şekilde eski ABD Başkanı Donald Trump'ı da bu buluşmaya dahil etmek istediğini dile getirdi. Bu beklenmedik davet, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

İstanbul Barışın Merkezi mi Oluyor?

Erdoğan, İstanbul'un bu türden önemli buluşmalara ev sahipliği yapmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "İftihar duyuyoruz. Hamdolsun Türkiye bu iş için İstanbul'la bir dönüm noktası oldu." dedi. Amacının, liderleri İstanbul veya Ankara'da bir araya getirmek ve hatta Trump'ı da bu sürece dahil ederek İstanbul'u adeta bir barış merkezi haline getirmek olduğunu vurguladı. Bu iddialı hedef, Türkiye'nin uluslararası arenadaki arabuluculuk rolünü daha da güçlendirebilir.

CHP'ye Sert Eleştiri

Erdoğan, açıklamalarında CHP eski genel başkanının Türkiye'ye yönelik "vassal" benzetmesine de sert tepki gösterdi. Bu benzetmeyi "son derece çirkin hakaretamiz bir yaklaşım" olarak nitelendiren Erdoğan, Türkiye'nin kimsenin vassalı olmadığını ve her alanda tam bağımsızlığa doğru ilerlediğini vurguladı. Ayrıca, CHP'li siyasetçinin seçimler öncesinde Batı başkentlerinde dolaşmasını ve ekonomist ithal etme çabalarını da eleştirdi.

• Türkiye'nin bağımsızlığına vurgu
• CHP'nin eleştirilmesi
• Ekonomik bağımsızlık mesajı

Erdoğan, "Gördüğümüz kadarıyla köşe yazarlığı da tıpkı siyasetçiliği gibi pek parlak ilerlemiyor. Bol bol vakti varken kimsenin itibar etmediği marjinal tezlere kalemşörlük yapmak yerine kendisini biraz geliştirmesini tavsiye ediyorum." ifadelerini kullandı. Bu sözler, siyasi arenadaki gerginliğin ve rekabetin devam ettiğinin bir göstergesi olarak yorumlandı.

Türkiye'nin Arabuluculuk Rolü Güçleniyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Putin, Zelenski ve Trump'ı İstanbul'da bir araya getirme teklifi, Türkiye'nin uluslararası arenadaki arabuluculuk rolünü pekiştirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Bu girişimin başarılı olup olmayacağı henüz belirsiz olsa da, Türkiye'nin bölgedeki ve dünyadaki barış ve istikrar çabalarına katkı sağlama potansiyeli taşıdığı açıkça görülüyor. Eğer bu buluşma gerçekleşirse, İstanbul sadece tarihi ve kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda barışın merkezi olarak da anılmaya başlanabilir.