Hamas, Filistinli esir Musab Adili'nin İsrail hapishanelerinde hayatını kaybetmesi üzerine sert bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Adili'nin ölümünün İsrail'in tutukluları infaz etmeye devam ettiğinin kanıtı olduğu iddia edildi. Bu üzücü olay, İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutukluların durumu ve hakları konusundaki endişeleri yeniden gündeme getirdi.

İsrail Hapishanelerindeki İnsanlık Dramı

Hamas'ın açıklamasında, 20 yaşındaki Nabluslu Musab Adili'nin 22 Mart 2024'ten beri tutuklu bulunduğu ve bir yıl, bir ay hapis cezasına çarptırıldığı belirtildi. Adili'nin ölümünün, Filistinli tutukluların en temel insan haklarından mahrum bırakıldığının, tıbbi ihmal politikasının devam ettiğinin ve cezaevlerinde tutukluların yavaş yavaş öldürüldüğünün kanıtı olduğu ifade edildi. Bu vahim iddialar, uluslararası kamuoyunun dikkatini İsrail hapishanelerindeki koşullara çekiyor.

Açıklamada ayrıca, Adili'nin Filistinli Esirler Günü'nde ve özgürlüğüne kavuşmasına sadece 3 gün kala hayatını kaybetmesinin, İsrail'in tutuklulara karşı işlediği suçların hala artarak sürdüğünü açıkça ortaya koyduğu vurgulandı. İsrail'in, uluslararası sözleşmeler ve normların öngördüğü insani muameleyi sağlama çağrılarına aldırış etmeden, esirlere yönelik işkence ve saldırılarına kararlılıkla devam ettiği belirtildi.

7 Ekim'den Bu Yana Artan Kayıplar

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, İsrail ordusunun Gazze'ye saldırılarını başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana, Adili'nin İsrail hapishanelerinde hayatını kaybeden 64. Filistinli olduğu ve bunların 40'nın Gazzelilerden oluştuğuna vurgu yapıldı. Bu durum, İsrail hapishanelerindeki koşulların giderek kötüleştiği ve Filistinli tutukluların hayatlarının ciddi tehlike altında olduğu yönündeki endişeleri artırıyor.

Uluslararası Topluma Çağrı

Musab Adili'nin ölümü, İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutukluların durumunu yeniden gündeme getirerek, uluslararası toplumun bu konuya daha fazla dikkat göstermesi gerektiğinin altını çiziyor. İsrail'in, uluslararası hukuk ve insan hakları normlarına uygun olarak, tutuklulara insani muamele göstermesi ve gerekli tıbbi bakımı sağlaması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, bu tür trajik olayların yaşanmaya devam etmesi kaçınılmaz olacaktır. Uluslararası kuruluşların ve insan hakları örgütlerinin, İsrail hapishanelerindeki koşulları yakından takip etmesi ve gerekli önlemlerin alınması için baskı yapması gerekmektedir.

Sonuç olarak, Musab Adili'nin ölümü, İsrail-Filistin çatışmasının bir başka acı yüzünü ortaya koyuyor. Bu olay, sadece bir bireyin kaybı değil, aynı zamanda Filistinli tutukluların yaşadığı zorlukların ve insan hakları ihlallerinin bir sembolü haline gelmiştir. Uluslararası toplumun bu konuda daha duyarlı olması ve İsrail'e gerekli baskıyı yaparak, tutukluların haklarının korunmasını sağlaması gerekmektedir.