
Gazi Yaşargil ve Can Yücel: Beyin ve Şiirin Aşkın Dansı!
Tıp dünyasının efsane ismi Prof. Dr. Gazi Yaşargil, vefatıyla birlikte bilime olan eşsiz katkılarıyla bir kez daha gönüllerde yer edindi. Ancak onu sadece bir bilim insanı olarak değil, aynı zamanda sanata ve dostluğa verdiği kıymetle de hatırlamak gerekiyor. Özellikle de Can Yücel ile olan o unutulmaz dostluğu...
"Senin Ellerin Şiir Yazmalı!"
Bir gün Can Yücel, Gazi Yaşargil'e şöyle takılmış: "Gazi, senin ellerin mikroskop altında damarları dikiyor, beyin ameliyatları yapıyor ama bence asıl bu eller şiir yazmalı!" Yaşargil gülümseyerek şu cevabı vermiş: "Can, benim şiirim ameliyathanede hayat kurtarmak. Sen ise kalplere dokunuyorsun. İkisi de aynı değil mi?" İşte bu diyalog, bu iki değerli insanın birbirlerinin sanatını ve bilimini nasıl takdir ettiğinin en güzel kanıtıydı.
Bu iki farklı dünyanın insanı, birbirlerinde ortak bir payda bulmuşlardı: İnsan sevgisi. Biri insan beyninin karmaşık yapısını çözerken, diğeri insan kalbinin derinliklerine iniyordu. Biri bilimle, diğeri sanatla insanlığa hizmet ediyordu.
Şiirli Teşekkür
Gazi Yaşargil, bir dönem Türkiye'de görev yaparken, Can Yücel ona bir şiir armağan etmişti. Şiirin tamamını tam olarak bilmesek de, Yücel'in Yaşargil'in çalışmalarından derinden etkilendiği ve onu "beyinlerin şifrelerini çözen büyük usta" olarak andığı biliniyor. Yaşargil, bu anlamlı şiiri özenle saklamış, onun için manevi değeri yüksek bir hatıra olarak kalmıştır.
Can Yücel'in dizeleri, Gazi Yaşargil'in bilimsel çalışmalarına adeta bir saygı duruşuydu. Yücel, Yaşargil'in insanlığa sunduğu hizmetin büyüklüğünü kelimelerle ifade etmeye çalışmıştı. Bu şiir, iki dost arasındaki derin bağın ve karşılıklı saygının en güzel örneğiydi.
Bilim ve Şiir, İnsan İçin
Bir akşam, Bebek'te bir araya geldiklerinde, Can Yücel, Yaşargil'e merakla sormuş: "Sen her gün insan beynine bakıyorsun, peki aşk nerede duruyor o koca kafatasının içinde?" Yaşargil, bilim insanı ciddiyetiyle gülümseyerek şöyle cevap vermiş: "Can, aşkı senin dizelerinden öğreniyorum. Ben sadece teknik kısmını biliyorum!" Bu samimi sohbet, ikilinin birbirini nasıl tamamladığının en açık göstergesiydi.
Bu iki farklı dünya görüşüne sahip insan, birbirlerinden ilham almayı biliyorlardı. Biri bilimin ışığında insanlığa yol gösterirken, diğeri sanatın büyüsüyle insan kalplerine dokunuyordu. Biri akıl, diğeri duygu... İkisi de insan için vardı.
Gazi Yaşargil ve Can Yücel, hayatları boyunca farklı alanlarda çalışsalar da, insanlığa hizmet etme ortak paydasında buluşmuşlardı. Biri beyinleri iyileştirirken, diğeri ruhları besliyordu. Onların dostluğu, bilimin ve sanatın bir araya geldiğinde neler başarabileceğinin en güzel kanıtıydı.
Can Yücel'in vefatı üzerine Gazi Yaşargil'in söylediği şu sözler, onun dostluğa verdiği değeri ve Yücel'in sanatını ne kadar önemsediğini bir kez daha gözler önüne seriyor: "O, insan kalbinin şairiydi. Ben beyinle uğraştım, o ise yüreklere dokundu." Ayrıca Can Yücel'in vefatından sonra çocuklarının eğitimine destek olan da Gazi Yaşargil'dir.
Gazi Yaşargil ve Can Yücel, dışarıdan bakıldığında bambaşka dünyaların insanları gibi görünseler de, aslında ikisi de insana dairdi. Biri bilimin soğukkanlı disiplinini temsil ederken, diğeri şiirin coşkulu dünyasında yaşıyordu. Ancak ikisi de insanı anlamaya, iyileştirmeye ve mutlu etmeye adanmıştı. Bugün Gazi Yaşargil'i anarken, onun sadece tıptaki başarılarını değil, dostluklarına olan bağlılığını ve sanata olan saygısını da hatırlamalıyız. Çünkü gerçek büyüklük, yalnızca elde edilen başarılarda değil, insanlara bıraktığımız sıcak izlerdedir. Unutmayalım ki, "Bilim de şiir de aynı gökyüzüne bakar; biri ellerle dokunur, diğeri kelimelerle."