İstanbul'da 2009 yılının soğuk bir Şubat sabahında, emekli cinayet uzmanı Ekrem Tokgöz'ün telefonu çaldı. Ayazağa'da işlenen korkunç bir cinayet haberi, Tokgöz'ü harekete geçirdi. Yıllarca Cinayet Büro Amirliği'nde görev yapmış, sayısız vakayı aydınlatmış olan Tokgöz, bu kez filmlere konu olabilecek bir olayla karşı karşıyaydı.
Olay Yerinde Şok Manzara
Olay yerine vardığında karşılaştığı manzara dehşet vericiydi. Bir iş yerinin bekçisi bağlanmış, kamyon şoförü ise vahşice öldürülmüştü. Soygun, darp ve cinayet... Neredeyse tüm suçlar aynı anda işlenmişti. Maskeli ve eldivenli katiller, ardında hiçbir iz bırakmamıştı. Ancak Tokgöz, bu karmaşık olayı çözmek için kararlıydı.
Gecekondudan Plakaya Uzanan İz
Tokgöz, Georges Simenon'un ünlü dedektifi Maigret gibi sokakları arşınlayarak ipuçları aramaya başladı. Titiz bir çalışma sonucunda, katillerden birinin gecekonduda yaşadığı ve koluna bir plaka yazdığı bilgisine ulaşıldı. Bu ipucu, soruşturmanın seyrini değiştirdi. Polis, kolundaki plaka sayesinde katilin kimliğini tespit etti ve kısa sürede yakaladı.
Çözülemeyen Cinayetin Sırrı Çözüldü
Emekli polis memuru Ekrem Tokgöz, Habertürk'e yaptığı açıklamada, olayın detaylarını şöyle anlattı:
- "Olay yeri incelemesi çok önemliydi. En ufak bir ayrıntı bile olayın çözülmesine yardımcı olabilirdi."
- "Sokak çalışması yaparak, görgü tanıklarından bilgi toplamaya çalıştık."
- "Katillerin iz bırakmamak için çok dikkatli davrandıklarını gördük. Ancak, her suçlu gibi onlar da bir hata yapmıştı."
Bu olay, bir cinayet uzmanının titiz çalışması ve sokakların dilini çözme yeteneği sayesinde aydınlatıldı. Maskeli katillerin sır perdesi aralandı ve adalet yerini buldu.
Bu vahşi cinayet, suçluların ne kadar dikkatli olursa olsun, adaletten kaçamayacaklarını bir kez daha gösterdi. Ekrem Tokgöz gibi deneyimli dedektiflerin özverili çalışmaları, toplumun huzur ve güvenliğini sağlamada hayati öneme sahip.