Gabriel Garcia Marquez'in ölümsüz eseri Kırmızı Pazartesi'nde, bir cinayet herkesin gözü önünde işlenir, ancak kimse engel olamaz. Bugün de benzer bir durumla karşı karşıyayız. Susturulmak istenen bir kentin hikayesi yazılıyor ve bu hikayede bir siyasi cinayetin işleneceği aşikar. Ancak biz, Marquez'in romanındaki gibi kaderimize razı gelmeyeceğiz. Yeni bir hikaye yazacağız ve bu hikayede biz kazanacağız.

Umutsuzluğa Karşı Direniş

Kırmızı Pazartesi romanında olduğu gibi, olayların akışını değiştirmek mümkün mü? Romanın kasabası, Santiago Nasar'ın ölümüne seyirci kalırken, biz aynı hatayı yapmamalıyız. Umutsuzluğa kapılmak yerine, direnmeli ve yeni bir hikaye yazmalıyız. Bu hikaye, adaletin, özgürlüğün ve demokrasinin zaferiyle sonuçlanmalı.

Bu yeni hikayeyi yazmak için neler yapmalıyız:

• Farkındalık Yaratmak: Olayların perde arkasını aydınlatmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak.
• Sesimizi Yükseltmek: Haksızlıklara karşı susmamak ve kamuoyu oluşturmak.
• Birlik Olmak: Ortak bir amaç etrafında birleşmek ve güçlerimizi birleştirmek.
• Hukuki Mücadele: Yasal yollardan hakkımızı aramak ve adaleti sağlamak.

Yeni Bir Hikaye Yazmak

Unutmayalım ki, her hikayenin bir sonu vardır ve bu sonu biz belirleyebiliriz. Kırmızı Pazartesi'nin aksine, bu hikayenin sonunda suçlular cezasını çekecek, masumlar aklanacak ve adalet yerini bulacak. Bu, kolay olmayacak, ancak imkansız da değil. Yeter ki inancımızı kaybetmeyelim ve mücadeleye devam edelim.

Ebru Özdemir'in başlattığı bu hareket, susturulmak istenenlerin sesi olacak. Marquez'in romanından ilham alarak, kaderimizi değiştirecek ve yeni bir hikaye yazacağız. Bu hikayede, umut, cesaret ve adalet kazanacak. Bu mücadelede hepimiz yer almalı ve geleceğimizi birlikte şekillendirmeliyiz.