Türkiye'yi sarsan "Yenidoğan Çetesi" davasının 4. duruşması bugün Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Bebek hastalarını özel hastanelere yönlendirerek ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddia edilen sanıklar hakim karşısına çıktı. Duruşmada, örgüt elebaşı olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 29 tutuklu sanık ve bazı tutuksuz sanıklar ile avukatları hazır bulundu.
Davanın Seyri ve İddialar
Dava, bebek hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek ölümlerine neden oldukları ve bu yolla haksız kazanç elde ettikleri iddia edilen bir suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma sonucunda açılmıştı. Sanıklar, "kasten öldürme", "nitelikli dolandırıcılık" ve "örgüt kurma, yönetme veya üye olma" gibi çeşitli suçlamalarla yargılanıyor.
- İddialara göre, örgüt üyeleri, aileleri maddi durumu iyi olan bebekleri hedef alarak, onları özel hastanelere yönlendiriyordu.
- Bu hastanelerde bebeklerin tedavileri aksatılıyor veya yanlış tedaviler uygulanarak ölümlerine neden olunuyordu.
- Örgüt, bu sayede hastanelerden yüksek miktarda komisyon alarak haksız kazanç elde ediyordu.
Duruşmada sanıklar suçlamaları reddederken, avukatları müvekkillerinin beraatini talep etti. Mahkeme heyeti, delillerin toplanmasına devam edilmesi ve bazı tanıkların dinlenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Fırat Sarı'nın Rolü
Davanın en dikkat çeken ismi, örgüt elebaşı olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı. Sarı, uzun yıllardır çocuk doktoru olarak görev yapıyordu ve çevresinde saygın bir imaja sahipti. Ancak, soruşturma sonucunda Sarı'nın örgütün lideri olduğu ve bebek ölümlerinin planlanmasında aktif rol oynadığı iddia edildi.
Fırat Sarı, hakkındaki suçlamaları reddederek, "Ben hayatım boyunca çocukları iyileştirmek için çalıştım. Böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalmak beni derinden üzüyor. Masumiyetim en kısa sürede ortaya çıkacaktır" dedi.
Mahkeme, Fırat Sarı'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Davanın Toplumsal Etkisi
"Yenidoğan Çetesi" davası, Türkiye'de büyük bir infiale yol açtı. Bebeklerin hayatları üzerinden haksız kazanç elde etmeye çalışan bir örgütün varlığı, toplumun vicdanını derinden yaraladı. Birçok vatandaş, davanın takipçisi olurken, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyor.
Davanın sonucu, Türkiye'deki sağlık sisteminin güvenilirliği ve etik değerleri açısından önemli bir sınav niteliği taşıyor. Mahkemenin vereceği karar, benzer suçların önlenmesi ve adaletin sağlanması adına emsal teşkil edecek.
