İran'dan ABD'ye Sert Yanıt: Nükleer Restleşme Mi Başlıyor?
Politika

İran'dan ABD'ye Sert Yanıt: Nükleer Restleşme Mi Başlıyor?


24 May 20255 dk okuma14 görüntülenmeSon güncelleme: 10 June 2025

İran ile ABD arasındaki nükleer anlaşma müzakerelerinde tansiyon yükseliyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, ABD'nin müzakerelerdeki taleplerine sert tepki göstererek, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurma ısrarının anlaşmayı imkansız hale getireceğini vurguladı. Bu açıklama, iki ülke arasındaki gerginliğin daha da artabileceği sinyallerini veriyor.

Nükleer Müzakerelerde Kritik Eşik

İran'ın nükleer programı, uzun yıllardır uluslararası toplumun gündeminde önemli bir yer tutuyor. 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma (JCPOA),İran'ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırarak, uluslararası yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu. Ancak ABD'nin 2018'de anlaşmadan çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya başlamasıyla süreç tersine döndü. İran da anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak askıya aldı. Şu anda Viyana'da devam eden müzakereler, anlaşmanın yeniden canlandırılması için son bir umut olarak görülüyor. Ancak Erakçi'nin açıklamaları, müzakerelerin ne kadar zorlu geçtiğini ve taraflar arasındaki derin görüş ayrılıklarını gözler önüne seriyor.

ABD'nin Talepleri ve İran'ın Tepkisi

ABD'nin müzakerelerdeki temel talebi, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması ve nükleer programını şeffaf bir şekilde denetime açması. İran ise, nükleer programının barışçıl amaçlı olduğunu savunarak, zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasının kabul edilemez olduğunu belirtiyor. Erakçi, "Eğer ABD, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması konusunda ısrar ederse, o zaman anlaşma olmayacak" şeklinde konuştu. Bu sert açıklama, müzakerelerin geleceği hakkında ciddi endişeler yaratıyor.

Bölgesel Etkiler ve Olası Senaryolar

İran ile ABD arasındaki nükleer gerilim, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi etkileyebilecek potansiyele sahip. Anlaşmanın yeniden canlandırılması durumunda, bölgedeki gerginliklerin azalması ve istikrarın sağlanması mümkün olabilir. Ancak müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması halinde, İran'ın nükleer programını hızlandırması ve bölgesel çatışma riskinin artması gibi senaryolar gündeme gelebilir. Uluslararası toplum, tarafları itidale davet ederek, diplomatik çözüm yollarının aranması gerektiğini vurguluyor.

İran ile ABD arasındaki nükleer müzakerelerde gelinen bu kritik aşama, bölgenin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Tarafların uzlaşmacı bir tutum sergileyerek, anlaşmaya varması, hem bölge hem de dünya barışı için hayati bir adım olacaktır. Aksi takdirde, nükleer gerginliğin tırmanması ve bölgesel istikrarsızlığın artması kaçınılmaz olabilir.