TÜİK Alarm Veriyor: Türkiye'de Aile Yapısı Değişiyor!
Politika

TÜİK Alarm Veriyor: Türkiye'de Aile Yapısı Değişiyor!


11 June 20255 dk okuma10 görüntülenmeSon güncelleme: 14 June 2025

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, Türkiye'deki aile yapısının hızla değiştiğine işaret ediyor. Düşen doğurganlık oranları, sosyologları endişelendirirken, "fasulye sırığı aile" olarak adlandırılan, dikey büyümenin azaldığı aile modelinin yaygınlaşabileceği uyarısı yapılıyor. Bu durum, gelecekte geniş aile kavramının ve getirdiği sosyal destek mekanizmalarının kaybolma riski taşıyor.

Doğurganlık Oranları Alarm Veriyor

TÜİK'in 2024 verilerine göre, Türkiye'de toplam doğurganlık hızı 1,48 olarak ölçüldü. Bu oran, nüfusun doğal olarak yenilenmesi için gereken 2,1 seviyesinin oldukça altında. Doğurganlık hızının en düşük olduğu iller ise Bartın ve Eskişehir (1,12) olarak belirlendi. Bu şehirleri Zonguldak ve Ankara (1,15) takip ediyor. İzmir'in doğurganlık hızı ise 1,17 olarak kaydedildi.

"Fasulye Sırığı Aile" Tehlikesi

Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pelin Önder Erol, doğurganlık hızındaki düşüşün ekonomik ve sosyal açıdan birçok olumsuzluğu beraberinde getirdiğini vurguluyor. Erol, doğurganlık hızındaki düşüşün devam etmesi halinde genç nüfusun kaybolacağı uyarısında bulunarak, şu önemli noktalara dikkat çekiyor:

  • "Artık ailelerin dikey olarak büyümesi anlamında gelen 'fasulye sırığı aile' tipi ortaya çıkmaya başladı."
  • "Bu, çocukların büyük ihtimalle amcaları, teyzeleri, halaları olmayacak anlamına geliyor, yani geniş aileleri ya da sülale kavramını artık görmeyeceğiz."
  • "Kuşaklardan sadece birer temsilci bulunacak. Yaşlılar vefat ettiklerinde bireyler yalnız kalacak."
  • "Belki de en son bizlerin yaşadığı bu konfor, güvenlik hissi, ailenin her zaman arkamızda bulunacağı inancı yavaş yavaş kaybolacak."

Geniş Aile Bağları Zayıflıyor

Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Özcan ise ekonomik kaygıların, kadınların iş gücüne aktif katılımının ve bireyselleşmenin doğurganlık hızındaki düşüşte etkili olduğunu belirtiyor. Özcan, genç nüfusun azalmasının hem üretim hem de sosyal güvenlik sistemi için olumsuzluk yarattığına dikkat çekerek, geniş aile bağlarının zayıflamasıyla yalnızlık ve izolasyon sorunlarının artabileceği uyarısında bulunuyor.

Prof. Dr. Özcan, doğurganlığı desteklemek için şu önerilerde bulunuyor:

  • Kreşlerin yaygınlaştırılması
  • Babalık izninin zorunlu hale getirilmesi
  • Kırsalda eğitimli aileleri destekleme programları
  • Yükseköğrenim sonrası kadın istihdamına güvenli geçiş mekanizmaları

Türkiye'deki doğurganlık oranlarının düşüşü, sadece demografik bir sorun değil, aynı zamanda sosyolojik ve ekonomik sonuçları olan bir durumdur. Uzmanların uyarıları dikkate alınarak, aile yapısını güçlendirmeye yönelik politikaların geliştirilmesi ve uygulanması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, gelecekte yalnızlaşan, sosyal destekten yoksun bireylerin oluşturduğu bir toplumla karşı karşıya kalabiliriz.