
Kararsızlık Hastalık Mı? Yoksa Sadece Bir Davranış Mı?
Çoğu insan, sergilediği olumlu veya olumsuz durumları bir karakter özelliği olarak adlandırır. Elbette hepimiz biricik ve mizaçlarımız farklıdır. Ancak bir duruma "karakter" demek, onun arkasına sığınmak ve kendimizi edilgen bir duruma sürüklemek anlamına gelebilir. Peki, kararsızlık gerçekten bir karakter özelliği mi, yoksa altında yatan daha derin sebepler mi var?
Kararsızlık Doğuştan mı Gelir?
Hayatımızın seçimleri bizim elimizdedir ve hayatımızın sorumluluğunu almak, nihai amaçlarımızdan biri olmalıdır. İnatçı, öfkeli, duygusal veya kararsız olmak, doğuştan getirdiğimiz genetik özellikler değildir. Bunlar birer davranıştır. Ya ailemiz ve çevremiz tarafından öğrendiğimiz, ya da onların tutumlarına karşı geliştirdiğimiz mekanizmalardır. Hepimiz doğduğumuzda hem kararsız hem inatçı, hem sevinçli hem öfkeli, hem kararlı hem kararsız doğarız. Aşkın da bütün zıtlıkları bünyemizde vardır. Biz bunları istek ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda seçimli bir şekilde yaşıyorsak, psikolojik sağlıklılığımız gelişmiş demektir. Fakat herhangi birini sürekli ve yoğun bir şekilde yaşıyorsak, buna karakter özelliği demek değişimimizi engeller.
Kararsızlığı, "Yapacağım seçimlerin sonuçları ile ne yapacağımı bilmiyorum" olarak adlandırabiliriz. Hepimiz bazen kararsız olabiliriz. Kararsızlık, bir konuyu etraflıca ölçüp tartmamıza yardımcı olur. Çoğu kişi kararsız olma hakkını kendine tanımaz, sürekli olarak net olmak ister. Bu şekilde güçlü ve kendinden emin olduğunu düşünür. Kişi seçimlerinde en iyi, en doğru, en güzeli, en başarılıyı bulmaya çalışırsa olumsuz ihtimalleri ortadan kaldırır. Paradoks burada başlar. Kişi bazı eylemlerinde kaygılı hale gelebilir. "Ya hata yaparsam ve hiçbir şey istediğim gibi gitmezse?" gibi düşüncelere itebilir. Çok kararlı olayım derken kendini kararsızlığın içinde bulur.
Kararsızlığın Kökenleri
Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk, "Ben başarılı oldukça azar işitmem veya sevilirim, güçsüzlük acizliktir, belirsizlikten nefret ediyorum, artık problem çıkmasını istemiyorum" gibi söylemlerin hayatın akışına ters olduğunu belirtiyor. Peki, bizi böyle düşünmeye iten şey nedir? Yaşadığımız ailede sürekli bir beklenti var ise çocuk bu beklentiyi karşılamak için çok uğraşır, kaygılanır veya isteksiz ve yorgun olur. Hayatı anlamlı kılan şey zıtlıklardır. Biri olmadan diğeri anlamsızdır. Bu nedenle kendimize yanlış yapma fırsatı verebilmeli, başarısızlık, güçsüzlük, belirsizlik ve problemlerin hayatta var olduğunu kendimize hatırlatabiliriz.
Sonuç: Kararsızlıkla Nasıl Başa Çıkılır?
Kararsızlık, bazen hayatımızın doğal bir parçası olsa da, sürekli ve yoğun yaşandığında altında yatan sebepleri araştırmak önemlidir. Aileden gelen beklentiler, mükemmeliyetçilik arayışı veya başarısızlık korkusu gibi faktörler, kararsızlığımızı tetikleyebilir. Kendimize karşı daha şefkatli olmak, hatalarımızdan ders çıkarmak ve belirsizliğe tahammül edebilmek, kararsızlıkla başa çıkmamıza yardımcı olacaktır. Unutmayalım ki, hayatın anlamı zıtlıklarda gizlidir ve her deneyim, bizi daha güçlü ve olgun bireyler haline getirir.